DUYGUSAL SAVRULMA…
Duygu deyince aklıma insanın arkasından koştuğu anlamlı veya anlamsız, onu hem kötü yöne hemde iyi yöne sevkeden dürtüleri aklıma geliyor.Öyle değil mi insana ne yaptırıyorsa içten gelen dürtüleri yaptırmıyor mu?
Bu bağlamda çok sevdiğim, düşüncelerine değer verdiğim, ilmi irfanı geniş bir arkadaşım olan Haris ŞERİF bey’in yazısını hiçbir değişiklik yapmadan istifadenize sunuyorum.
Vesselam.Kalın sağlıcakla…
İnsanız…
Duygularımız ve düşüncelerimiz mevcut. Bazen duygularımızla, bazen de düşüncelerimizle hareket ederiz.
Duygusal merkezli hareket etmek insani ve vicdani yönümüzü ortaya koyacaktır.
Merhamet, sevgi gibi duygularımız yanında öfke, intikam gibi duygularımız da mevcut.
Merhamet ve sevgi merkezli hareket etmenin daha insani olduğu açık.
Öfke ve intikam duygularıyla hareket ise pek insani görünmemekte…
Ayrıca bu duyguların kullanıldığı alanların ne kadar sağlıklı olduğu da önemli.
On binlerce insanın kanına girmiş bir katile merhamet ile zalime karşı intikam duygusuyla hareket etmek ise bu değerlerin paradoksal olarak değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu duyguları tek başına iyi ya da tek başına kötü olarak değerlendirmek yerine işlevsel olarak kullanıldığı alana bakmakta fayda var.
Cenab-ı Hakk Azizün-züntikam’ dır. İntikam alıcıdır. Kimlerden?. Tabii ki zalimlerden…
Demek ki “intikam sahibi” olmak bazen O’ nun sıfatlarıyla sıfatlanmak ve bezenmek anlamına gelebiliyor. Bir erdem olabiliyor. O’ nun razı olmadıklarını mesela “zalimleri sevmek” ve onların bendesi olmak ise ateşin dokunabileceği insanlardan olmamızın önünü açabiliyor. Demek ki duygular tek başına iyi ya da tek başına kötü olarak nitelendirilemez.
Duyguların bir hammadde olarak alınması ve işlenmesi gerekmekte. Bunun için sağlıklı düşünce biçimlerine ihtiyaç var. Akla ihtiyaç var. Akl-ı Selime ihtiyaç var. Duyguların kanalize edilebileceği kabın harmanlanarak iyi bir düşünce dokusundan geçmesi gerekmekte.
İrfani eğitim yapısına ihtiyaç var. Aksi takdirde duygularımızın bizi hayra yönlendirmesini beklemek yanlış olsa gerek. İyi ve irfani bir eğitimden geçmemiş, doğru ve yanlışı temyiz edebilme yeterliliği olmayan kişilerin duygularının onlara iyi bir referans olacağını beklemek mümkün olmasa gerek.
Bu durumda duygusal olmak ile duygulu olmayı ayırmak gerekli.
Duygusal olmak, duygusal savrulmayı ifade edebilir. Duygularıyla hareket eden ve fakat aklı ve özellikle akl-ı selimi devre dışı bırakan, duyguların tesirinde kalmış ve dürtüsel davranan kişilerin her türlü manipüle edilebileceğini göz ardı etmemek lazım.
Bizden istenenin duygusal olmak değil, duygulu olmak olduğunu göz ardı etmemeli. Duygulu olmak ise, duygulu olmayı kapsamakla birlikte yüzde yüz duyguların tesirinde kalan değil ve fakat duyguların aktif olarak hayra kanalize edebilecek akli ve irfani bilgiyle harmanlayarak kullanmak anlamında değerlendirmek mümkün.
İnsanız…
Merhametli olmaya devam edeceğiz. Ancak merhamet duygularımızın bizi, yanlış bir alana yönlendirmesine de müsaade edemeyiz. Özellikle içinde bulunduğu hayat, her türlü saf ve iyi niyetli duyguların her türlü istismarının onlarca ve tonlarca örneğinin bulunduğu bir alan iken. İstismar, istiskal, manipülasyon vs haksız uygulamaların, duyguları hedef alan çalışma alanları olduğunu dikkate almak lazım.
Pazarlamada pazarlanan üründen önce duygular alınır ve satılır. Bu satış tamamlanmışsa artık satılacak ürünün satılması sorun olmaktan çıkmış demektir.
Duygularımızın sağlıklı bir şekilde korunması için, iyi bir kaba ihtiyacı vardır. Bu kapta akl-ı selim olan bir kaptır. Her ikisinin hem duygu hem de aklın doğru kullanıldığı ve yerinde kullanıldığı bir yerde hata yapma ihtimali düşüktür. Aksi takdirde duygusal savrulma kaçınılmazdır.
Bir büyüğümüzün bir sözüyle noktalamakta fayda görüyorum. Kritik ve analitik düşünceyi tarif ederken, “ Kritik analitik düşünce: bizim ayağımıza baktırıp, yüzümüze tokat atmak isteyenlerin, niyetini önceden fark edip gereğini yapmaktır.” şeklindeki ifadesi oldukça önemli olsa gerek.
Duygularımızın, kritik ve analitik bir süzgeçten geçirilmek suretiyle en verimli olarak kullanılması duasıyla…
Haris Şerif
Bu yazı 162 defa okunmuştur.