Hz. Adem’den beri bütün milletlerin ve dinlerin titizlikle üzerinde durdukları ve korumaya çalıştıkları em önemli kurum ailedir. Tarih boyunca çeşitli şekiller almış ve değişikliklere uğramış ise de bir şekilde günümüze kadar ulaşmıştır. Sağlam temeller üzerine kurulan mutlu aile örneğinin en güzelini, sevgili Peygamberimiz’de (s) görmekteyiz.
Eğer aile sağlam temeller üzerine kurulmuşsa; böyle ailelerin yuvası mutlu, köyleri ve şehirleri huzurlu, evlatları da ailelerine, vatanına ve milletine hayırlı olurlar. Böyle ailelere sahip toplumlar can, mal, akıl, din ve namuslarından emin yaşarlar. Bu tür ailelerin üzerinde yükselen devletler kıyamate kadar payidar kalır, milli ruh ve değerler gelişerek devam eder. İyi insanlardan oluşan toplumlarda fitne, fesat, anarşi, terör ve vatan haini barınamaz. Bebekler cami avlusuna bırakılmaz. Yaşlılar da sokağa terkedilmez. Sağlam ailelerde eşler birbirine yardımcı olur, iffet ve namusunu korurlar. Küçükler büyüklerine itaat eder ve saygı duyarlar. Büyükler de küçüklere sevgi ve hoşgörü ile davranırlar.
Bazı batı ülkelerinde özellikle ABD’de gençlik sorunlarıyla ilgilenen uzmanlar, yetkililere: “Gençliği alkolden, uyuşturucudan ve fuhuştan kurtarmak için, Türk aile anlayışını (yapısını) buraya getirmeliyiz” demektedirler. Türk aile yapısında ne var ki, birileri onu almaya çalışıyorlar? Birkaç tanesini hatırlamaya çalışalım: Bizde nikâhlı beraberlik vardır. Karşılıklı sevgi, saygı, sabır ve fedakârlık ön plandadır. Büyükler çocuklarını devamlı takip ederler. Küçükler de büyüklerine itaat ve hizmet ederler. Türk ailesinde Allah’a ibadet vardır. Karşılıklı yardımlaşma ve hediyeleşme olur. Komşu ve akraba haklarına riayet edilir. Yalan başta olmak üzere, hiçbir harama yer yoktur. İşte bizim ailemiz, böyle güzelliklerle bezenmiştir.
“Meyveli ağaç, taşlanır” diye bir atasözümüz vardır. Müslüman Türk ailesi çok kıymetli olduğu için, düşmanlar tarafından sürekli taşlanmaktadır. Şeytan başta olmak üzere pek çok düşman, bizim mutluluğumuzu istememektedir. “Ailedeki itaat duygusunu yok etmeliyiz” diyenden tutun da ; “Asil ailelerin içine yabancı kadınları dadı, hizmetçi, aşçı gibi isimlerle gönderip, gençleri yabancı kültürlere alıştırmalı, hatta daha ileri gidip, aile ocaklarını yıkmalı…” diyenlere kadar, pek çok harici düşman olmuş ve aile anlayışımızı hep taşlamışlardır. Yıllar içinde aile yapımıza bir hayli de zarar vermişlerdir.
İşin daha acısı, içeriden yapılan tahribattır. Son yıllarda yapılan filimlerde ve dizilerde sürekli olarak nikahsız bereberlik teşvik edilmekte, gençlerden de ebeveynlere karşı itaatsızlık duyguları tetiklenmektedir. Kısaca gençlerimiz kötüye yönlendirilmektedir. Bu yanlışlık düzeltilmezse, geçimsizlik, boşanma ve aile içi şiddet artacak ve ülkemiz yaşanmaz hale gelecektir.
Halbuki nikah, fert ve toplumun sigortasıdır. Karı ile kocanın birbirine güvenmesini sağlar. Nikahsız kurulan ilişkiler, cemiyeti ifsad ettiği gibi, nesli de aileyi de bozar. Sorumluluk, sevgi ve yardımaşma gibi hasletler yok olur. Bu duruma düşen bir toplumun geleceği tehlikede demektir.
Aile nikah ile kurulmalı, “Allah’ın emri ve Peygamberin kavli” hayatımızın her safhasına hakim olmalıdır. Ailenin temeli hem sağlam olmalı, hem de görevini doğru şekilde yerine getirmelidir. Aile, çocuklara güzel örnek olma ve onları iyi birer insan olarak yetiştirme görevini yerine getirmiyorsa, artık orası sadece yemek yenen lokanta ve uyku ihtiyacının giderildiği otel haline gelmiştir. Bu, kesinlikle arzu edilen bir durum değildir.
Mutlu ailelerin vazgeçilmezi olarak düşündüğüm 5/S kuralını, bir kere daha hatırlatmakta fayda görüyorum: 1-Sevgi. 2-Saygı. 3-Sabır. 4-Samimiyet. 5-Sadakat. Ailenin kurulmasında ve devamında bu beş kuralı kullanır isek, mutluluğumuz ölene kadar sürecek demektir.
Biz, ailemizi sağlam temeller üzeine kuralım, aile bireyleri arasında sevgiyi ve anlayışı eksik etmeyelim. Milletin çekirdeği durumundaki aileyi mutlu ve huzurlu hale getirirsek, devlet de millet de huzurlu olur.
Turgut AÇARİ
İl Müftüsü