Gecenin sessizliğini gördüğüm rüya bölmüştü anlam veremesem de rüyama acıtıyordu yüreğimi teheccüd namazının ardından gördüğüm için tedirginliğim artmıştı “Allah’ım hayırlara çıkar rüyamı" desem de, içimden bir şey acı bir günün geleceğini fısıldıyordu kulağıma...
Her günkü günlerden bir farkı yoktu Salı sabahının da robotlaşmışçasına kalk kahve makinesine kahveyi yap sabah haberlerini dinlerken uyanabilmek için kahveni yudumla eşini Allah’a emanet ederek işe yolla...
Üzerimde öyle bir halsizlik vardı ki hani Koca-karı lafları derler ya onlardan bir tanesi tam bana göreydi üzerime sanki ölü toprağı atmışlar. Allah Teâlâ kullarına bazı işleri malum edermiş evet beni de hazırlıyordu. Aradan iki üç saat geçmiş ti ki! Rüyam hala beynimde acaba hayır mı şer mi dedirtiyordu elime telefonumu aldım ve internete girip rüyamın yorumuna bakmaya karar vermiştim Alışkanlık olmuş, telefonu elime alınca direk mesajlara baktım sanki tabirini orada bulacağımı biliyormuş gibi: "Yengemi kaybettik" Yazıyordu kardeşim bana...
Nasıl bir haldir anlaşılmaz gözyaşlarım sanki göz kapaklarımın altında dışarıya çıkmak için bekliyorlarmış ağladım ağladım "Ne yalansın be dünya" tek tek alıyorsun ailemi benden! Haktır ölüm elbette…
Ama acıtıyor işte yürekleri yaşartıyor gözleri bir eski toprak daha rahmete yürüdü diye mırıldandım kendi kendime. Son görev vakti deyip biletimi aldım Berlin- İstanbul gurbetin bir de bu tarafı vardır soğuk yüze gitmek aylardır belki de yıllardır göremediğin bir sevdiğinin sana bakamayan yüzüne mekanın cennet olsun demek için, bakmak sabah kalkınca akşam yatmak üzere topladığım yatağıma yatamayacağım hiç aklıma gelmemişti oysa işte hayat bir az sonra ne olacağını bilemediğimiz hayatımızı savaş, nefret, kin, düşmanlık, dedikodu iftira küslük vb. gibi değersiz vasıflara bürümek Kiracı olduğumuz dünyadan alıp götüreceğimiz mal mülk can varmış gibi doyumsuz yaşamak anlamak için illa ki bir balyoz (mecazi) mu vurulmalı başlara hayat yaşandığı kadardır…
Ama hakkıyla yaşamak, bize geçici bir zaman için verilen o hayatı nasıl teslim etmeli sahibine düşünmek lazım! Hayat bizim amaaa evet biz bir sinema sahnesinde rol almış gibiyiz senarist yazmış bizim karakterimize göre bir rol, biz de rolümüzün hakkını vererek son perde indiğin de ayakta alkışlanmak üzere oynamalıyız (alkışlanmak dünya hayatını ahiret hayatını kurtaracak bir şekilde yaşamanın mükâfatı olarak algılayalım) biz kiracı olduğumuzu hiç unutmamalıyız kim bilir tüm sorunlarımız da buradan kaynaklanabilir kendimizi ev sahibi sanarak…
Şimdi bu satırlarımı 10 bin Metre yükseklikte aşağıya ineceğimi bilemeden yazıyorum arada gözyaşlarımı silerek hayat sana küsmeyeceğim seni değil de içinde yaşattığın kulları seveceğim sözüm olsun sana senden ayrıldığımda borcum sadece Yaradan’ıma olacak doğduğumda verdi Rabbim nefesimi bana bir gün geri almak koşuluyla!
Bundan böyle, nefesimin hep kiralık olduğunu bileceğim!..
Topragın bol olsun derken Arkamdan kullar bana Huzurla kavuşmalıyım, Yaradanıma,
Hayatınızı hayırlarla yaşayın,
Nefesiniz baki hayatta sizin olması Huzuruyla Sevgili okurlarım
Bu yazı 4739 defa okunmuştur.