İslam âleminde her gün bir Hiroşima yaşanıyor. İster teknokratik veya Stalinci kökenli olsun, ister Hristiyan veya Yahudi olsun günümüzde bütün sömürgeci entegrizimler gelecek için en büyük tehlikeyi oluşturur. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki ya bilinçleneceğiz ya da sopa yemeye devam edeceğiz.
Roger Garaudy şöyle diyordu; sömürgeci engterizimlerin zafer kazanması demek, bütün beşeri toplulukların çatışmaya hazır fanatik gruplara bölünmeleri demektir.” Sömürgeci entegrizim ve onun bütün şekilleri Batı’nın kendi kültür ve gelişme modelini uluslara zorla kabul ettirme arzusundan doğmuştur. Aşağıda göreceğiniz örneklerle daha açıklayıcı olacaktır. Asırlardır koloniciliğin her türlü haksız kazançlarına ideolojik zemin oluşturan eli kanlı ve bilinçaltına yerleşmiş Batı entegrizmi, kolonici maceraların tarihteki masum rolünü defalarca gördük.
Amerikalıların körfez macerası; hür bir toplumun müdafaası gibi tanıtılan uluslararası hukuk dokunulmaz itibarı adına, bir istilaya kurban gitmiştir. Ne var ki basit bir mukayese bile birleşmiş milletler kararı ve uluslararası hukukun korunması bahanesi altında sırıtan ikiyüzlülüğü açığaçıkarmaya yeter.
Zira sınır ihlali bir süper güç tarafından veya onun bir mandası tarafından yapılsa tam tersi bir tepki görür. -21 Aralık 1989: Amerika Birleşik Devletleri Panama’yı işgal eder, öyle ki Panama’nın meşru temsilcisinin Güvenlik konseyi önünde konuşmasını engellemeye kadar işi götürüler.
Haziran 1967, İsrail, Kudüs, Batı Ürdün ve Gazze’yi işgal eder. Birleşik milletler Güvenlik Konseyi Kudüs’ün uluslararası statüsüne yeniden döndürülmesiniister (3 Temmuz 1969,267 nolukarar) Birleşmiş milletler Batı Ürdün, Gazze ve Golon’daki tüm işgal birliklerinin geri çekilmesini karara bağlar (22 Kasım 1967.242 nolu karar). Birleşik Milletler GüvenlikKonseyi, işgal altındaki topraklarda Yahudi yerleşim bölgeleri kurulmasını yasaklar (Mart 1980,467 nolu karar). Uluslararası hukukun yukarıda sıraladığım hiçbir kararına saygı gösterilmemiştir, Amerika Birleşik Devletleri kararlarda veto hakkını kullanmış. 2 Ağustos 1990 Irak birlikleri Kuveyt’e girer, Amerika Birleşik DevletleriIrak’ın hemen ablukaya alınmasını ister ve Körfeze Vietnam’dan buyana görülmemiş bir şekilde askeri güç sevk eder.
Bu zıtlık neden? Çünkü ilk örneklerde yapılan işgaller Batı’nın kolonici geleneğine uygun düşerken, Kuveyt misalinde yapılmak istenen Batı koloniciliğinin dayatmalarıyla bağları koparmaya çalişmaktadır.
Bütün bunlar Irak’ın ürettiği petrolü rahatça satmasını sağlayacaktı ayrıca Irak’ın denize açılma imkânlarını tamamen ortadan kaldırarak ve tarihi kökü olmayan zayıf bir devlet kurmasını sağlayarak, Kuveyt’in uçsuz bucaksız zenginliklerini kendi hizmetlerine almak için yapılmıştır. Üstelikde başına bir kabile reisi atar. Maksat, pozitivist anlayışın” asimilasyoncu” kolonici politikaların ideolojik temeli oluşturmak ve işgalcinin sistemiyle özdeşleşmek uğruna kendi öz kültüründen vazgeçmeyi kabul eden “yerli halkın elit” kesimini entegreetmek.
Mesela,1881’deki koloni” diye adlandırmayı bırakan ve bir “vilayet” konumuna geçen Cezayir, böylece tamamen Fransa’ya “entegre “oluyordu. Asırlardan bu yana Batı sürdürdüğü hegemonyası ile gezegeni çok kötü bir yönetime düçar etmiştir. Sömürgeciliğin ortadan kalkmasından sonra Uluslararası Para Fonu(İMF)ve Dünya Bankası’nın yaptıkları kolektif sömürgecilik sayesinde diğer ulusların kendilerine olan bağımlılıklarını devam ettirdiler.
Bu kuruluşlar vasıtasıyla diğer halklara, borçlarının faizlerini ödeye bilmeleri için, kendi ihtiyaçları olmayan tek bir tarım ve sanayi ürününe dayalı ve ihracata yönelik geçersiz ekonomi modellerini empoze ettiler. Batı’nın ekonomik hakimyeti İslam alemine her gün bir Hiroşima’ya mal olmakta. İnsanların bilinç altına yerleşmiş bir korku vardır, o da Batı’nın insanlığı yok edebilecek teknik güce sahip olduğudur. Batı’nın inandıklarının aksine silah demek kuvvet demek değildir.silahlar askerlerin taşıdığı birer nesnedir.Batı teknik bakımdan ne kadar gelişmiş olursa olsun.savaş onların en zayıf addettikleri ,hor gördükleri Müslümanlar tarafından kazanılır. Zira iman onların yaptıkları elektronik devrelerin hiç birinde yer almaz.
İran’da elleri bomboş bir halk zamanında “dünyanın beşinci ordusu olan Irak’a “ve onun Amerikan desteğine karşı zaferi elde etmiştir. Doğu halkları en acımasız boyundurukları kırmayı bilmişlerdir..
Televizyon ekranlarında insanlara güçsüzlük hissini aşılamak için Batı’nın kendi doğurduğu ve beslediği kitlenin faturası bize mal olmaktadır “İnsandaki asıl insani tarafın ortaya çıkmasına yardımcı olmayan her türlü eğitim,sanat ve politika bizi dünya çapında bir intihara sürükler” Vakit bütün iman sahiplerinin,hayatın bir manası vardır diyenlerin, kuvvetlerinin birleşme günüdür.
Bu yazı 807 defa okunmuştur.