Bugun...


Fatih KAPLANDERE

facebook-paylas
YAREN OLMAK
Tarih: 18-08-2023 03:03:34 Güncelleme: 18-08-2023 03:03:34


        "Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O'nun elçisi, rükû' ediciler olarak namaz kılan ve zekâtı veren müminlerdir." (Maide Suresi, 55)

          Allah Teâlâ, iyiliğini murad ettiği kimseye, unuttuğunu hatırlatacak ve hatırında olanı yapmaya yardım edecek iyi ve salih bir dost nasip eder.

          Dostunu severken ölçülü sev. Belki bir gün düşmanın olabilir. Dargın olduğun zaman da ölçülü ol ki bir gün dost olursun. Sonra da yaptığına pişman olursun.(hadisi şerif)  
                                                                                                                                                                                    
         Dost dediğinin nedir ki? Dost kimdir? Kısaca tanımlama yapmam gerekirse dostlar hepinizin bildiği gibi mutlu ve kötü günlerinizde sizin hep yanınızda dimdik duran vefalı kişilerdir. Sen gülerken yanındakilerde güler, ama ağlarken yalnız ağlarsın. Onun için öyle bir ağaca yaslan ki asla yıkılmasın. Öyle bir dost edin ki seni asla bırakmasın.

          Baba oğul konuşuyorlarmış senin kaç tane dostun var. Oğlu cevap vermiş oo yüzlerce. Baba oğluna açıklamış. Bak oğlum insanın yüzlerce arkadaşı olabilir ama yüzlerce dostu olmaz. Dost dediğin diğer arkadaşlara benzemez. İnsanın hayatı boyunca bir yâda iki tane dostu olabilir. Oğlu saçma demiş. Benim bir sürü dostum var, hepsi beni sever ve her zaman bana yardıma koşacaklarına eminim. Öylemi demiş babası o zaman gel seninle bir deneme yapalım. Adam bir kaç tavuk kesmiş ve birkaç ıvır zıvır la bir çuvala doldurmuş. Çuvaldan kanlar akıyormuş. Şimdi git demiş bu çuvalı arkadaşlarına götür ve onlardan yardım iste. Çuvalı birlikte bir yerlere gömün. Çocuk çıkmış yola bir arkadaşının kapısını çalmış arkadaşı elindeki kanlı çuvalı görünce çocuğun yüzüne kapıyı kapatmış, başka arkadaşları bir daha onunla görüşmemelerini, konuşmamalarını rica etmişler. Çünkü hepsi çuvalda bir ceset olduğunu zannetmişler. Oğlan yüzü allak bullak babasının yanına dönmüş. Babası demiş senin arkadaşlarının dostluğu bu kadar. Şimdi al bu çuvalı benim dostuma götür. Oğlu tekrar sırtlamış çuvalı düşmüş yola. Babasının dostu kapıyı açıp dostunun oğlunu elinde kanlı bir çuvalla görünce etrafa şöyle bir bakmış ve hemen içeriye almış. Sen ahmetin oğlusun değilmi demiş evet demiş çocuk. Ver elindekini diyerek çuvalı almış. Arka bahçeye çıkarmış bir çukur kazıp çuvalı gömmüş. Çocuğa ikramda bulunmuş. Yetmeyip gömdüğü yer belli olmasın diye üzerine sarımsak ekmiş. Çocuk ben artık gidiyorum demiş. Babana selam söyle sarımsak tarlasına çok iyi bakıyorum demiş. Çocuk gitmiş babasına durumu anlatmış. Gerçekten senin dostun varmış benim ise sadece sıradan arkadaşlarım var demiş. Yo bitmedi demiş babası, şimdi tekrar git ve benim dostuma kapıyı açar açmaz yüzüne okkalı bir tokat yapıştır. Çocuk olur mu hiç öyle şey demiş. Olur, olur ancak o zaman anlayacaksın dostluğun ne demek olduğunu. Çocuk çaresiz düşmüş yola. Utana sıkıla kapıyı çalmış. Babasının dostu da kapıya çıkar çıkmaz babamın size iletmek istediği bir şey var demiş ve nedir o demeden okkalı bir tokat yapıştırmış babasının dostunun suratına. Üzülmüş bir yandan da nasıl vurdum diye, babasının dostu da benimde babana iletmek istediğim bir şey var söyle o babana biz bir tokada satmayız o sarımsak tarlasını demiş. İşte böyle çocuk o zaman anlamış dostluğun ne demek olduğunu ve babasını yüzlerce arkadaşın olacağına bir dostun olsun yeter derken ne demek istediğini.

         Şimdi dostlar şöyle bir düşünürsek biz bu hikâyenin hangi kahramanıyız? Dost deyince aklımıza gelen sürekli bizim açıklarımızı kapayan, sıkıştığımızda yardımımıza koşan, bunaldığımızda dertlerimizi dinleyip bizi teselli eden ve yol gösteren bir hamal mı? Peki, biz neyiz amacımız ne, hayat algımız nasıl bir şey, yaşantımız başkalarının sırtından, zaaflarından faydalanmak mı? Bizim kimseye faydamız dokunmaz mı? Hep kendimize mi yardım edilecek? Biz başkalarına faydası dokunacak dostluk, yarenlik yapamaz mıyız? Biz neyiz Allah aşkına?

          Arkadaşlar! Her insan yaşamında ‘yakın bir dost’ arayışı içindedir. Mutlu anında da zor zamanlarında da yanında olacak, koruyup kollayacak, sorunlarının çözümünde destek olacak, hatalarını bağışlayacak, hastalığında ve yaşlılığında kendisini yalnız bırakmayacak sevgi dolu, sadık bir dosta ihtiyaç duyar. Ama bu günümüzde dostluk, yarenlik kavramının yitirildiğini görüyorum.
        Yaren kimdir dendiğinde bence yaren, yareni karanlıkta kaldığında kendini yakıp yareninin yolunu aydınlatandır derim.

          Size bir hikâye  daha.

        “Bir gün cephede göz gözü görmüyor. Siperde bir asker en iyi arkadaşının meydanda düştüğünü görmüş. Komutana gidip, arkadaşımı alabilir miyim demiş. Komutan, olmaz o zaten çoktan ölmüştür diye reddetmiş. Asker ısrar edince komutan razı olmuş. Asker, nasıl olduysa arkadaşını sırtlayıp sipere getirmiş. Komutan demiş ki: Bak sana demiştim arkadaşın çoktan ölmüş. Oraya gittiğine değmedi. Asker demiş ki: Komutanım, ben yanına gittiğimde hala yaşıyordu. Ve onun son sözlerini duymak benim için dünyalara bedeldi. GELECEĞİNİ BİLİYORDUM DOSTUM. GELECEĞİNİ BİLİYORDUM…”
Kendimizin başkalarının yareni ve dostu olmamız dileğiyle.  
Kalın sağlıcakla…


Bu yazı 170 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
YAZARLAR
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI