BEYİNLERİMİZ YÖNLENDİRİLİYOR! FARKINDAMIYIZ?
Arkadaşlarla geçenlerde oturmuş birer çay içerken birden kendimizi yolsuzluklar, hükümet-cemaat gerginliği ve dış güçlerin ülkemizdeki komplo sonrası açtığı yaraları konuşuyor bulduk.
Birden bir sessizlik oldu sanki zaman durmuş gibi oldu, arkasından herkes de bir hayret, bir korku hali belirdi çünkü hepimiz aynı şeyleri konuşuyorduk, sanki başka sorunumuz yokmuş gibi hepimizde ortak bir kanaat oluştu meğer insanoğlu istenildiği zaman çok rahat yönlendirilebiliyormuş.
Oysa hepimizin bir sürü sorunu vardı. Geçim derdi başta, kimimizin çocuklarıyla, kimimizin sağlık sorunları, herkes de bir sürü sorun varken konuştuğumuz meseleler bizi yönlendirenlerin, bizim için çizmiş olduğu, belirlemiş olduğu meseleler.
Hiç kendi gündeminizi belirlediğiniz oldu mu? Kendi çizdiğiniz, yönlerini belirlediğiniz bir hayatta mı yaşıyorsunuz? Kendi isteklerinizi mi yoksa başkalarının sizin için seçtiği isteklerimi yerine getiriyorsunuz?
Kader ajanları diye bir film seyrettim. İçeriği biraz insanı inançlarının dışına çıkarsa da sorgulamaları ve insan üzerinde ki tespitleri özellikle insan üzerindekileri çok doğru.
Bu dünya üzerinde ki sorumsuz ve vurdumduymaz yaşantımızın bizleri getirdiği nokta ve ürettikleri ortada; savaşlar, zulümler, kargaşa, katliamlar vs. vs.
İnsan kendi başına bırakıldığı zaman yaptıkları ortada eğer karşımızda ki insan kendimiz gibi düşünmüyor ve yaşamıyorsa sorgulamak aklımızdan bile geçmiyor. Vardığımız hüküm belli bize düşmandır ve yok edilmesi gerekir.
Kritik ve analitik bir bakış açısına sahip olmadığımız gibi, farkındalık adına o kadar yozlaşmışız ki etrafımızda olan bitenden hiç haberimiz yok.
 Cem Yılmazın bir oyununda seyrettiğim görüntüler insanımızı çok doğru ve bir o kadar da acı halini anlatıyor. Sorsan her şeyi biliyor diyor. Gerçekten öyle şu mesele hakkında; ha o mu bence şöyle böyle, ha öbür konumu falan filan. Ya arkadaş bir konuyu da bilme. Ama olur mu her şeyi bilen adamlarız.
Farkındalık bu işte her şeyi bilmiyoruz. Hatta hiçbir şeyi tam olarak bilmiyoruz. Yrım yamalak bilgilerle beynimizi doldurmuşuz. Biliyormuş gibi davranıyoruz. Rol yapıyoruz.
 Maskelerimizi takmışız birimiz profesör, birimiz bilim adamı, öbürümüz doktor, falancamız çevre mühendisi, filancamız hukukçu salladıklarımız havada uçuşuyor ipe sapa gelmez şeylerde öyle saçmalıklar yapıyoruz ki bilen insanlar bizi şaşkınlıkla, hayretle ve içlerinden kahkahalarla gülerek seyrediyorlar.
Maalesef beyinlerimizi öyle yıkıyorlar ve yönlendiriyorlar ki bize ne istiyorlar ise onu söyletiyor ve onu yaşatıyorlar. Uyanık insan var mı dedi biri galiba.
Galiba var ancak onların sesi bu kuru gürültü içinde öyle çapraşık kalıyor ki ya duyamıyoruz es geçiyoruz, yâda bize öyle ters geliyor ki kale bile almıyoruz maalesef.  
Vesselam. Kalın sağlıcakla…