SİZ: ''Kürtaj Özgürlüğümüz'' dediniz
Dün sosyal medyada çokça paylaşılan aşırı tepkilere neden olan ve bir türlü içeriği tam anlaşılamayan bir kanun vardı. Ağır eleştirilere ağır hakaretlere varan yorumlarla, paylaşımlarla karşılaştım.
Merakla paylaşılan her şeyi okuyorum, inceliyorum anlamaya çalışıyordum.
Doğruluk payı nederece diye sabırla incelemeye devam ediyordum.
Ama ilk önce paylaşılanları, sosyal medyadan takip ettim.
Paylaşılanları okudukça kızgınlık ve öfkede yavaş yavaş içimi kemirdi. ''Böyle yasamı olur'' diyede hayıflandım.
Bu sefer geçici maddeyi okumak için meclisten geçen yasalaşacak olan metni okumdum.
Okurken paylaşılanlarla, atılan başlıklarla vede yorumlarla kıyaslayıp anlamaya çalıştım.
Biraz gerçeklerden uzak olduğunu ve art niyetli kişilerin düzeni olduğunun hissine vardım.
Çünkü bu yasa tamamını kapsamıyordu.
YANI YÜRÜTÜLEN ALGININ İÇİNE DÜŞTÜM.
SADECE PAYLAŞIMLARDAN VE ATILAN BAŞLIKLARDAN ETKİLENDİM.
BELKİDE BİRCOĞUDA AYNI ŞEKİLDE ETKİLENDİĞİNİ DE DÜŞÜNÜYORUM.
Aslı astarını gerçek mecralardan öğrenmek için zahmet etmeyen kişiler bu algının esiri olurlar.
AK Parti meclise yeni bir geçici düzenleme teklifi sundu. Tartışma konusu olan ''geçici düzenleme'' meclisten geçen geçici maddesiydi.
İlk bakışta bir algının içine düştüm desem doğrudur.
Yasal metni okudum anlamaya çalıştım tekrar tekrar herkelimesinden manalar arayak okudum . İlk okuyuşta hukuk dilini bilmeyen yada hukuk konusunda eksik bilgisi olan veya hiç hukuk bilgisi olmayan kişilerimizin tepki ile karşılaması normal gördüm .
Baştan eleştirmek gerekirse o geçici maddenin daha güzel bir hukuk diliyle daha basit bir ifadeyle yazılsaydı belki bugün bu tartışmalar olmazdı.
Art niyetli kişilerin oyunu ve saf müslüman anadolu insanının; namusuna, şerefine düşkün bu konularda çok hassas olan toplumumuzun haklı tepkilerine neden oldu. Çünkü kanunun geçici maddesini iyi anlamadılar yada iyi anlatmadılar bu kişilere.
Bu, ak parti içinde söylenebilir. Keşke bu metni bunlar yaşanmadan hükümet, halkı aydınlatsaydı.
Hukuk diliyle değilde halkın anlayacağı dilden aktarsalardı bu geçici maddeyi .
Hukuk dilinde teklife göre; cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın işlenen cinsel istismar suçlarında suçu işleyen ile mağdur evlenirse ceza verilmeyecek.
Oldukça tartışmalı ve hassas bir konu.
İlk bakışta kanun değişikliği ile cinsel istismar suçlarının en azından bir kısmı için cezada yumuşamaya gidildiği izlenimi veriliyor. Okudukça öyle anlıyoruk.
Madur eden ''Tecavüzcü'' oluyor hukuk dilinde, mağdur olan da ''Tecavüze uğrayan'' şeklinde yazılır.
Bu bile herkesin anlamak konusunda, hassas olduğu başka yöne çekmeside normaldı.
Asıl sorun şu bence.
Bir paratez açarak o konuyada değinmek isterim.
Bizim anayasadaki birçok yasa ve madde bizim müslüman toplumla uyuşmadığı yönleri var.
Toplumda meşru görülen birçok olay kanun tarafından gayrimeşru ve suç olarak görülüyor. Dini konuda inancımıza göre müslüman halkın haktır, caiz(dir) (hukuk dilinde yasal) olan birşey Türkiye kanunlarında yasak ve suç olabiliyor.
Bu uyumsuzluk aile, kadın,18 yaşını doldurmamış çocuk, cinsel istismar gibi hassas alanlarda olunca ortaya katbekat büyük bir sorun, ciddi bir endişe hukuki ve toplum anlayışında inanç konusunda ''çatışma'' (fikir) çıkıyor.
İyi niyetli olarak uyumsuzluğu gidereyim derken daha büyük sorunlara yol açabiliyorsunuz. Çünkü Hukuk'un çizdiği yol müslüman toplumun inançları doğrultusundaki yaşamlarıyla örtüşmüyor.
Böyle özetleyeyim; derdinizi iyi anlatamazsanız iyi niyetli olsanız bile boş, bugün yaşadığımızı örnek olarak verirsek ''“Tecavüzcüleri koruyan yasa” ,''Tecavüzü meşrulaştırıyor”,''Tecavüze uğrayan tevüzcüsüyle evlenir'' , '' Çocuk gelin istemiyoruz'' kara propagandasına fırsat vermiş oluyorsunuz.
Bugün gelinen noktada tam budur.
Yanı Cumhuriyet kurulurken İsviçre'den alınan bu medeni kanunu, büyük bir hata ve yanlıştı. Mustafa Kemal Atatürk bile bu kanununa itiraz etmiş hatta ''bu kanunu müslüman anadolu insanına nasıl anlatırız'' demiştir.
Atatürk'ün bile İsviçre'den alınan Medeni Kanun'dan endişeliydi.
Müslüman toplumuna en büyük ihanet , en büyük haksızlık bu medeni kanunuyla yaşamalarıydı.
Parantezi kapatıp asıl konuya geçelim.
Mesele şöyle: Türkiye’de ailelerden izin almadan gerçekleşen evliliklerden bir dert hâsıl oluyordu. Bu eskiden beri yaşanan bir durum. Evlenen kızların yaşı 18’den 1 gün dahi küçük olunca kadının kocası, evlatlarının babası kanuna göre “cinsel istismarcı” bir başka söylemle ''Tecavüzcü'' sayılıyordu. Ne yıkıcı bir itham, üzücü bir durum.
İnsana eşinin tecavüzcüsü denir mi? Kanuna göre oluyordu çünkü kanun böyleydi.
Bu kişi kendi isteğiyle vede aile rızasıyla evlenmiş, barklanmış, yuva kurmuş, çocukları olmuş yani aile olmuş hanımların kocalarını hâkimler alıp “sen cinsel istismarcısın” diyerek hapse atıyordu. 17 yıl 364 gün yaşamış bir kişiye medeni kanunda 'çocuk' der ama 17 yıl 365 gün geçirince 18 yılına varıdığı için 'çocuk değildir' 'yetişkindir' veya 'özgürdür' diyor. (Tam anlamını hukuk diliyle değilde halk diliyle söylüyorum.)
Bu böyle olunca kanun gereği binlerce kadın, kucağında çocukla hapishanelere gidip kocalarını ziyaret ediyor; babalarına evlatlarını gösteriyordu.
Adalet Bakanlığı ve Aile Bakanlığı kayıtlarına göre bu dertten muzdarip 4 bine yakın aile var.
Binlerce kadının kocası, evlenirken aileden izin almadı diye kanun nezdinde “tecavüzcü” sayılıyordu. İlgili bakanlıklar iyi niyetli bir yaklaşımla bir geçici madde ile bu maduriyeti gidereceklerdi. Böylede yaptılar.
Tepkilerden dolayıda Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın konu ile ilgili açıklama yaptı.
**** ***** ****
Şunu da altını çizerek söylüyorum.
Eyy art niyetli kişiler...
Eyy edep, ahlak yoksunu kişiler...
Eyy düne kadar devlet ''kürtaj yasak'' dediğinde siz de ''beden benim karar benim size ne'' demedinizmi?...
Eyy o gün ''kurtaj bizim hakkımız'' diye Hükümet'e ve Erdoğan'a küfrederken, isyan ederken bugün nasıl oldu ne olduda namus bekçisi kesildiniz.?
Eyy o gün bir babanın, bir eşin elindeki pankarta yazılan ''Karımın bedeni karımın kararı'' ,''Kızımın bedeni kızımın kararı'' yazılarla sokağa çıkarken hiçmi utanmadınız. O gün annelerin elindede aynı sloganlar vardı.
Eyy tencere tavcılar siz nasıl olurda bugün bu konuyu savunur hale geldiniz. Yada savunmaya hakkınız varmı?
Zina'yı özgürlük sanan zihniyet bugün nasıl olduda namus söz konusu oldu sizler için.
Eyy ülke içindeki pis zihniyetliler, yeter artık ne olduğunuz ne istediğinize, neye karşı olduğunuza karar verin. Düşüncelerinizle bile örtüşmüyorsunuz. Ayıp.
Anadolu insanıyız hepimiz ''neyazık ki'' sizde öylesiniz. Ama bizim sizden tek farkımız bu ülkeyı sevmemiz, bu ülkenin değerlerine sahip çıkmamız , kültürlerimizi yaşatmak ve o kültürümüzle yaşamamız olmasıdır.
İnançlarımızla bedenen vücüt bulma halidir düşüncemiz.
Buna rağmen, bu tepkinize rağmen yine ortak değerler olan ortak yaşanmışlıklarımız olan şeyleri ne çabuk unuttunuz . Evinizde yaşlı dedeleriniz ninelerinizin evlilik hikayelerini duyarken yaşını hiç mı sormadınız. Aldığınız cevap sizi tatmin etmediğinde neden dedenize ve ninenize o yaşta evlenilir mi? demediniz. Çünkü diyemezdiniz , tepki veremezdiniz.
Neden mi?
Dedeleriniz nineleriniz inaçları doğrultusunda yaşadı, kültürel değerleriyle yaşadı, neyin doğru neyin yanlış olduğunu sizden daha iyi bilen bir toplum, ahlak ve inaç vardı da ondan.
Peki...
Anneleriniz, annelerimiz, teyzeleriniz, teyzelerimiz, halalarınızın vede halalarımızın çoğu 14-15-16-17 yaşında evlenmiştir.
Burada ahlaksız olan anneleriniz mi? oluyor yada edepsiz olan babalarınız mı? yoksa bu saydıklarımın evlenmesine müsaade eden dede ve nineleriniz mi?oluyor.
Yazık çok yazık.!!!!
Bu dedelerimiz ninelerimizde aynı yaşlarda evlenmiş kişilerdir. Bu kadar ark niyetli neden davranıyorsunuz. Geçmişimizi ne çabuk unuttunuz.
Barı verdikleri kararlara az saygı gösterin.
Biz çünkü müslümanız, Allahın caiz kıldığı bir şeyi yaşarken ayıp,edepsizlik ve vicdansızlık olmaz. Böylede algılamaz toplum. Caiz olan şey ölçümüzdür.
Allah katındaki doğrular bizim için yaşarken dikkat ettiğimizdir.
Elbette yaşadığımız ülkenin kanunlarınada saygı duyacağız ve o kanunlarınada uyacağız.
Yazımın sonuna yaklaşmışken şünü çok isterim.
Zina yapmak yasak olsun, hukuki karşılığı olan 'suç' olarak sayılsın.
Çocuk tecavüzcülere idam getirilsin bunu her seferinde söyleyen biriyim.
Medeni kanun Anayasa ile içeriği değiştirilsin, müslüman bir topluma uygun şekilde yazılıp yasal bir zemin hazırlansın.
Yeni Anayasa'da ''Laiklik'' kanununun içeriği bir daha gözden geçirilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Yeni Anayasa'da özgürlük konusunda daha ciddi adımlar atılsın, herkesin ''özgürlük'' kousundaki endişeleri olmayacağına emin bir yasal metin hazırlansın ama her kesimi kapsasın.
Bu yeni anayasada ''Devletin dini islamdır' diye eklensin.
O zaman belki bazı şeyler daha güzel olur.
ADEM GÜRSAL / FRANSA