GÖNÜLDER Platformu üyeleri, İdlib’te bulunan mazlumların yaralarını sarmaya devam ediyor. Bu kapsamda 50. yardım tırı, 15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı’ndan dualarla İdlib’e uğurlandı.

Programa Yalova Valisi Muammer Erol ve STK temsilcileri katıldı. 

Tırın içerisinde un bulunuyor. GÖNÜLDER Platformu adına açıklama yapan Halil Kalyoncu, 2020 yılı içerisinde ikinci yardım tırının yola çıktığını söyledi. Kalyoncu, “Biz Müslümanlar sulhtan yanayız, huzurdan yanayız, sükunetten yanayız. Tarihimiz boyunca her zaman bu mesajı verdik. Ordusunu savaşa gönderen Peygamberin, ‘sakın haksız yere bir cana kıymayın’ nasihatleriyle mücadelemizi dünya üzerinde sürdürdük.

Yalova'dan bir yardım kampanyası başlatmış bulunuyoruz. 130 binden fazla mülteci yollara düşmüş ve zorlu kış şartlarında ne yazık ki evsiz, gıdasız ve çaresiz kalmış durumdadır. Bu zor günlerde hassasiyette bulunan gönüldaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Allah razı olsun” dedi.

Platform adına yapılan basın açıklamasında ise "Bu güzel günü Yaratıp, güneşi ile bizi ısıtan, zenginliği bize sunan, yaşadığımız beldemizde emniyet içinde ve huzurla nefes aldırıp verdiren Allah’a hamd, O’nun güzel yolunu bize gösteren Resulü’ne salat ve selam olsun.

Malumunuz İdlib’le ilgili dünya çetin bir sınav veriyor. Bir yandan zalimliği Nemrud ve Firavunlara taş çıkartacak şöhret sahibi zalim Esed ailesinin ferdi Beşşar Esed, aslında insanlığın kafasına bombalar yağdırırken; diğer yandan kuduruk Siyonist akıl parsadan pay çıkarma telaşesi içinde. Bütün bu olanlara karşı medeni ve insani duruş sergileyen Türkiye ve de mazlum coğrafyanın hamisi, sığınağı gönlü zengin Anadolu insanı. Esasında savaş zihinlerde başladı.

,Siyonizm; küresel hegemonya uğruna bir kehaneti ortaya attı. Kurtarıcı Mesih’in gelebilmesi için ‘Armagedon’ denilen bölgenin kargaşa içinde olması ve kurtarıcının bu bölgeye gelerek yine bu Siyonist akılla birlikte dünyayı sulh ve selamete kavuşturması. Bu fikir evangelist Amerikalılar ile Yahudilerin Siyonizm yanlısı İsrail’ini bir araya getirdi. Hal böyle olunca, kendi yalan kehanetlerine iman ederek Golan tepeleri ve Bilad-ı Şam denilen, içinde Suriye, Irak, Ürdün, Lübnan gibi bölgelerin de bulunduğu bir coğrafyayı kan gölüne dönüştürmek bir inanç meselesi haline dönüştü.

Bu vahşi düşünce, bölgede insan, hayvan, bitki hiçbir canlı varlığa hayat hakkı tanımadan bir coğrafyayı kan gölü haline dönüştürmeyi iddia meselesi kıldı. Ancak bu kirli düşünce; gücünü inancından alan, sırtını Rabbine yaslayan, boynuna tasma geçirilmesini bu zamana kadar asla kabullenmemiş bir geleneğin müşfik ve imanlı göğüs sahibi ülkesi Türkiye’ye ve onun aziz milletine takıldı. Bu millet geçmişinden aldığı enerji ile olaya müdahale etti.

Zaten kendi toprağımız ve tarihte, kısa bir süre sayılacak yüz elli sene öncesinden, vatandaşlarımız olan insanlara kol kanat gerdi. Bizler; ordusunu şavaşa gönderirken; ‘Sakın ha! Haksız yere bir cana kıymayın. Geçtiğiniz topraklarda mahsüle ve ormanlara zarar vermeyin. Düşmanınızın hayvanlarını telef etmeyin. Kadın, çocuk, yaşlı ve engellilere zulmetmeyin…’ diyen bir Peygamberin ümmetiyiz. İfsat etmez, ıslah ederiz. Ecdadımızın; ‘Yatan yüze basılmaz. Düşene tekme vurulmaz. Misafir Allah’ın lütfu, sofranın bereketi.’ şeklindeki bize miras özdeyişlerini kulağımızdan düşürmez, hayatımızı buna göre şekillendiririz.

İşte bu kararlılıkla yeni bir yolculuğa çıkıyoruz. 2020 yılı içinde Gönülder adına ikinci tırımızı İdlib’e uğurluyoruz. Bu cüsseli gösterişli tırın aslında küçücük bir yaraya merhem olacağını, götürülen malzemenin adeta dipsiz bir kuyuya döküldüğünü ve bu kuyunun dolmayacağını biliyoruz. Lakin bizler bunu İdlib’e değil, Rabbimiz kabul ederse kendi amel defterimize gönderiyoruz. Ne verirsen elinle, o gelir seninle sözünün tecellisi için uğraşıyoruz.

Bu ikinci tırın dolumuna destek olan seçkin esnafımıza ve bize itimad eden ve destek olanlara, meydana toplanıp duaya ortak olan gönül zengini halkımıza şükranlarımızı arzediyoruz. Güzel günlerde buluşmak arzusuyla Allah’a emanet olunuz.